Cumhuriyetin kalmadığı yerde cumhuriyet öğretmeni mi kalır ?

****** ve yazı devrimi
Bundan tam 82 yıl önce 1 Kasım 1928’te Arap harflerinin yerine yeni Türk alfabesini kullanmaya başladık.
Yeni harflerin tüm halka öğretilmesi ve okur-yazarlığın artırılması için Millet Mektepleri açıldı. ******, bu büyük devrim için Millet Mekteplerinde karatahtanın önüne geçti ve 24 Kasım günü ******’e “Başöğretmen” ünvanı verildi.
******, yazı devrimin amacını şöyle açıklamaktadır: “Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz! Bütün millete, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz… Düşününüz ki bir milletin yüzde sekseni okuma yazma bilmezse bu ayıptır. Bundan, insan olarak utanmalıdır. Bu millet utanmak için yaratılmış bir millet değildir.”
Yazı devrimi, Türk milletini cahillikten kurtarmak için ****** tarafından düşünülmüş ve bizzat onun idare ettiği bir devrimdir.
O’nun sayesinde bugün okuma yazma bilmeyen neredeyse yok gibidir.
Karşıtlarının iddiasının tam tersine, geçmiş kültürümüzü dahi iyi tanınmamız yeni alfabeye geçişimiz ile olmuştur.
Okuma-yazma ve bilgi, bir avuç insanın elindeki ayrıcalık olmaktan çıkıp toplumun geniş kesimlerine yayılmıştır.
İslam’ın kutsal kitabı Kuran’ın bile geniş kesimler tarafından okunup anlaşılması, yazı devrimi sayesindedir.
Cumhuriyet Öğretmeni nerede?
Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günü. ******’ün genç kuşakları Cumhuriyet fikri ile yetiştirmesi için görevlendirdiği öğretmenlerimizin günü.
Bugün öğretmenlerimize methiyeler düzüp, minnet duygularımızı sunacağız.
Bu gidişle birkaç yıl sonra ne Cumhuriyetimiz kalacak ne Öğretmenler Günü.
Zaten fiili olarak ******’ün Cumhuriyeti tasfiye edilmeye çalışılırken, basının estirdiği sözde Kemal Kılıçdaroğlu rüzgârına kapılarak iktidar rüyası görmeye çalışan ve bu rüya uğruna ******çü geçmişi inkârdan çekinmeyen, AKP’lileşen, Kürtçüleşen CHP’liler ve ülkemiz için gerçekten son derece hazin bir tablo ile karşı karşıyayız.
Bugün bir Cumhuriyet öğretmeni için bir kutlama günü değil, en iyi ifadeyle kendini sorgulama günüdür. Neden mi? ******’e kulak verelim: “Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır."
******, öncelikle fikren kuvvetli muhafızlar istemişti öğretmenlerimizden. Yani, Cumhuriyet devriminin ideolojisini kavramış gençler yetişmeliydi. Bu gençler ilmen, fennen ve bedenen geliştirilecekti.
Cumhuriyet öğretmeni bu görevini layıkıyla yerine getirebildi mi?
Cumhuriyet öğretmeni, öğrencilerine ******’ün Gençliğe Hitabesi’ni anlatamamıştır ne yazık ki!
Her sınıfta çerçeve içinde duran bu metin ve onun devrimcilik çağrısı anlaşılamamaktadır.
******, öğretmenliği, yalnızca okuma-yazma ya da bilim ve sanat öğreten bir meslek olarak görmemiştir.
Öğretmen, Cumhuriyetin yeni devrimci kuşaklarını yaratacaktır.
Onları Cumhuriyetin devrimci ve milliyetçi ideolojisiyle yetiştirecektir.
Cumhuriyet öğretmeni bu görevini yapmalıdır.
Cumhuriyetin ve bağımsızlığın olmadığı bir ülkede bilim de olmaz.
Çünkü devrimci olmadan ne vatan savunulur ne de Cumhuriyet!
Devrimci nesiller için devrimci öğretmenlere ihtiyaç vardır.
Sonuç olarak; ******’e, Cumhuriyetimize ve başta yazı devrimi olmak üzere devrimlerimize sahip çıkabilmek için, 2011 seçimlerinde artık ulusalcıların yeni bir çıkış bulması gerekmektedir. AKP’ye Meclis’i dar edecek ulusalcı güçler mutlaka Meclis’e girmelidir. Bunun çatısı ise Ulusal Parti’dir.