Kutu Gündem
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kutu Gündem

Kutu Gündem - Siyasi ve Politik Meseleler
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (****** ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 217
Kayıt tarihi : 20/11/10

MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)  Empty
MesajKonu: MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (****** ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)    MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)  EmptyPtsi Kas. 22, 2010 11:51 pm

MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)  75393101501214370387777ÇAĞINI AŞMIŞ BİR DEVRİMCİ
******, çağını aşmış bir “savaş ustası“, gelmiş geçmiş en büyük “örgütçü”lerden biri ve Asya’nın en büyük “devrimcisi”dir.

O tartışmasız bir “dahidir”. Bu kadar “üstün yeteneklere” sahip bir insanı, bir “dahiyi” anlamak doğrusu çok da kolay değildir. Hele hele “okumanın” sadece “boş zaman” etkinliği olarak kabul edildiği, “felsefe” dersinin “önemsiz” görülerek okullardan kaldırıldığı, kitabi ve akıl süzgecinden geçirilmiş bilgininin yerine “kulaktan dolma” nakilciliğin egemen olduğu bir toplumda, ****** gibi çağını aşmış bir “dehayı” anlamak, özellikle de onun “felsefi derinliğini” çozmek çok zordur. Buna, bir de değişik kaygılarla bu dehanın “çarpıtılması” da eklenince, ******’ün “insana,” “evrene”, “doğaya” ve “Tanrı”ya bakışını tam olarak ortaya koyabilmek neredeyse imkansızlaşmıştır.
SÜREKLİ GELİŞEN VE OLGUNLAŞAN BİR BEYİN
****** üzerine yaklaşık olarak 15 yıldır kafa yoran ve ******’ü doğumundan ölümüne kadar inceleyen biri olarak şunu söyleyebilirm ki: ****** sürekli gelişen ve olgunlaşan bir düşünce dünyasına sahiptir. Bir taraftan ömrünü adadığı toplumunu kurtarmaya çabalarken, diğer taraftan içinde yaşadığı “evreni” anlamaya çalışmıştır. Felsefeden, tarihe, dinden, kuramsal fiziğe kadar pek çok farklı alanda 5000 civarında kitap okumasının altında yatan bir “bilimsel zeka” ve “bilim insanlarına has bir “merak” ve “sorgulama dürtüsü” vardır. ******’ün “göz kamaştıran başarılarının” anahtarını da burada aramak gerekir….

DAHİNİN FELSEFİ KODLARI VE BİLİMSEL KAFA YAPISI

Yarı bağımlı, az gelişmiş bir imparatorluğun “sürekli değişimi arzulayan bir bireyi” olarak yetişen ******, aile kucağında ve çevrede aldığı geleneksel dinsel eğitimden sonra (Zübeyde Hanım etkisiyle), eğitim hayatında, özellikle İstanbul Harp Okulu ve Harp Akademisi yıllarında dünyayı etkilemeye başlayan Pozitivizm, Materyalizm, Darvinzim, Sosyalizm üzerine kafa yormaya başlamış ve nitekim 1905′de not defterlerinden birine “Evvela Sosyalist olmalı maddeyi anlamalı” diye bir not düşmüştür…******’ün sonraki yıllarda karşımıza çıkacak olan “Akıl ve bilim” vurgusunun kökleri bu dönemlere gider. J. Jack Rousseau’dan, Montesquieu’ya, Namık Kemal’den Abdullah Cevdet’de birçok yerli ve yabancı aydının görüşleriyle bu dönemde tanışmıştır.
DİNE KAFA YORAN BİR DEVRİMCİ
****** bir taraftan pozitivizm ve materyalizm üzerine kafa yorarken diğer taraftan da “din üzerine” okumaya ve düşünmeye devam etmiştir. Okuduğu kitaplar arasında bütün tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarıyla birlikte özellikle İslam dini konusunda “yüzlerce kitap” vardır… Onun sıradan insanlardan farkı, atadan, dededen gelen her bilgiyi çağının gelişmelerine paralel yeniden değerlendirmesi ve sorgulamasıdır… Dolayısıyla mensup olduğu İslam dini de dahil, din ve Tanrı kavramlarını bile yaşamı boyunca ciddi biçimde sorgulamıştır. ******’ün, din ve inanç konusundaki görüşlerini anlamak için bu “sorgulamalara” da göz atmak gerekir.
<BLOCKQUOTE>

******’ün, Lenin, Stalin, Napolyon, İskender gibi liderlerden ve devrimcilerden farkı “din üzerine” ciddi bir biçimde, entelektüel düzeyde kafa yormuş olması ve dini yok etmek için değil, dinin anlaşılması için uğraşmasıdır.
</BLOCKQUOTE>

ÇANAKKALE ETKİSİ

******, özellikle Çanakkale Savaşı yıllarında, savaş meydanlarında karşılaştığı manzaralardan dolayı olsa gerek, din ve Tanrı kavramı üzerinde düşünmekle kalmamış, inancın gücünü de bizzat gözlemlemiştir. ******’ün Çanakkale savaşlarından yakın dostlarına yazdığı mektupların satır aralarındaki “Allah büyüktür”, “Allah dilerse olur”, “Allahın inayetine sağınarak çalışıyorum” gibi dinsel ifadeler ve Çanakkale anıları arasında bize aktardığı Bombasırtı vakası, onun 1915 yılında Çanakkale’de din ve Tanrı kavramını “içselleştirdiğini” kanıtlamaktadır. O günlerde askerlerinin inancıyla gurur duyan ******, herşeye rağmen o dönemde bile “akılcı düşünceyi” bir kenara bırakmamıştır.

İSLAMİ MEŞRUİYET POLİTİKASI

Türk insanının “inancını” çok iyi bilen ******, Kurtuluş Savaşı yıllarında bilerek ve inanarak bir “dinsel meşruiyet politikasına” başvurmuştur… Müslüman Anadolu insanını, Hıristiyan işgalciye karşı en iyi birleştirecek şeyin İslam dini olduğunu görerek, Kurtuluş Savaşı’nın başından sonuna kadar İslam dininden övgüyle söz etmiştir. Bu sırada Meclisi dualarla açtırmış, bazen camiye, bazen cem evine gitmiş, bütün yazışmalarında dinsel bir uslüp kullanmıştır. ******, bunu yaparken aslında Kuran’daki “cihat” kavramından yararlanmıştır…. O günlere ait “Hafıza kuran okuttum”, “Hafız Kuran okudu”, “TANRI BİRDİR VE BÜYÜKTÜR” biçimindeki kendi el yazısıyla tuttuğu özel notlarından kendisinin de o günlerde samimi olarak Tanrı’ya yöneldiği anlaşılmaktadır….

DEVRİM STRATEJİSİ VE DİNSEL SÖYLEMİN TERKEDİLİŞİ

******, Kurtuluş Savaşı sonrasında, devrimler sürecinde “dinsel söylemlerden” neredeyse tamamen vageçmiştir. Büyük bir “taktisyen” olan ******’ün 1923 sonrasında dinsel söylemlerini önce azaltmasının, sonra din eleştirileri yapmasının ve son olarak da dinsel söylemlerden tamamen vazgeçmesinin nedeni yine “stratejiktir“: Şöyle ki: Nasıl ki Kurtuluş Savaşı yıllarında dinin, Müslüman toplumu bir araya getireceğine inanarak “dinsel söylem” kulandıysa, dinden “övgüyle” söz ettiyse, devrimler sürecinde de “akıl ve bilimi” esas alan “laik” bir devleti yerleştirme sürecinde dinsel söylemlerden o kadar uzak durmuş, hatta zaman zaman “din eleştirileri” yapmıştır…
Tanrısal kaynaklı monarşik Osmanlı’nın yerine kurduğu laik Türkiye cumhuriyetinin lideri olarak “dinsel söylem” kullanmaya devam etmesi kuşkusuz ki büyük bir tutarsızlık olurdu.
MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NIN SIRRI
MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (Atatürk ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)  15440010150121436668777
******, 1930 yılında Afet İnan’a Medeni Bilgiler adlı bir kitap “dikta ettirmiştir”. Bu kitabın yazılış amacı, adı üstünde topluma “medeni bilgiler” vermektir. Tarihi, sosyal, toplumsal ve dinsel konularda yoğunlaşan Medeni Bilgiler kitabında ******, “devrimci bir yaklaşımla” yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti yurtdaşlarını “evrensel bilgilerle” tanıştırmak istemiştir. Bu kitabın temel amacı, akıl ve bilime vurgu yaparak, çağdaş ve demokratik bir devletin yurttaşlarını bilinçlendirmektir. Radikal bir devrimci olan ******, Osmanlı toplumunda “akıl ve bilimin” önünü kapatan şeyin “din” daha doğrusu “dinin çarpıtılmış yorumları” olduğunu bilmektedir.Bu durumda en çabuk biçimde akıl ve bilimin önünü açmak için, “kendisine dinsiz denilmesini bile göze alarak”, genelde dinleri özelde de İslam dinini ağır biçimde eleştirmiştir. Dünya tarihinde hiçbir Müslüman devrimcinin cesaret edemeyeciği bu “din eleştirileri”, ******’ün kendisini toplumuna feda ettiğinin en açık kanıtlarından biridir.
İSLAM ELEŞTİRİLERİNİN NEDENİ
Medeni Bilgiler kitabındaki ATATÜRKÜN İSLAM DİNİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİNİ okurken, ******’ün neyi ne zaman nerede ve neden söylediğini ve yazdığını bilerek okumak gerekir. Bunun için de ATATÜRK’Ü ANLAMIŞ OLMAK gerekir!.. Nasıl ki ******’ün Kurtuluş Savaşı yıllarında “İslam ve din” konusundaki “övgü dolu” yaklaşımlarını onun “dindarlığına” kanıt olarak gösteremezsek (çünkü, bunlar o günün koşullarında müslüman halkı milli mücadele etrafında toplamak için söylenmiştir), ******’ün 1930′da Medeni Bilgiler kitabında yazdığı “İslam ve din eleştirilerini” de onun “dinsizliğine” kanıt olarak gösteremeyiz. Çünkü ****** 1930′larda Türk devriminin temel taşı olan “akıl ve bilime “vurgu yaparak onları öne çıkarmak ve “irticanın önünü kesmek” istiyordu, bunu yaparken de “devrimci bir mantıkla” dini eleştiriyordu. Yani hem 1920′lerdeki din hakkındaki “övgü dolu söylemleri” hem de 1930′da din hakkında “eleştirel yazdıkları” ******’ün din anlayışını gerçek anlamda ortaya koymaz. bunlar tamamen “stratejik” ve “devrimci” açıklamalardır.
Bu kadar basit bir gerçeğe rağmen, bugün yobazı, liboşu, hatta “sözüm ona ******çüsü”, Medeni Bilgiler Kitabı’ndaki “din eleştirilerine” dayanarak ******’ün “dinsiz” olduğunu iddia etmektedir…

HALKI İÇİN KİŞİSEL İNANÇLARINDAN VE ZEVKLERİNDEN BİLE VAZGEÇEN BİR DEVRİMCİ

Adeta toplumu için yaşayan ******, zaman zaman “kişisel inançlarını” ve “zevklerini” bile toplumsal ilerleme adına bir kenara bırakabilmiştir. Örneğin, Alaturka müziği çok seven ******, kulakları Alafranga müziğe alıştırmak için bir dönem (6 ay) Alaturka müziği yasaklamıştır.Ama o yasak günlerinde sarayda gizli gizli Alaturka müzik dinlemiştir… Bunun gibi 1930′da yazılan 1933′de basılan Medeni Bilgiler kitabında “İslamı eleştiren” ******, yine 1930′lu yıllarda geceleri gizlice sarayında manevi kızı Nebile’ye ezan, özel hafızı Hafız Yaşar Okur’a ise Kuran okutup “göz yaşları içinde” dinlemiş, dinde Türkçeleştirme çalışmalarını başlatmış, Hafızlara güzel Kuran okuma yarışmaları yaptırmış, Çanakkale’de Mehmet Çavuş Abidesi’nde ve annesinin mezarı başında mevlüt okutmuş, Hz. Muhammed’ten övgüyle söz etmiş, hatta Hz. Muhammed’in mezarını yıkmak isteyen Arapları tehdit etmiştir… Yani toplumsal amaçlar için kişisel inançlarını ve zevklerini gizli yaşayabilecek kadar kendini topluma adamış bir liderdir ******….******’ün, akıl ve bilimin önünü açmak için vahiy kaynaklı “dine yönelik” bu “dokundurmaları”, onun “dinsizliğinin” değil, onun “taktisyenliğinin” bir göstergesidir.
GERÇEK DİN ANLAYIŞININ ADRESİ
******’ün gerçek din anlayışını “özel notlarında”, “hatıralarında”, “not defterlerinde” ve “mektuplarında” bulabiliriz… Ben bütün bu kaynakları taradım ve gerçeği gördüm… (bkz. ATATÜRK İLE ALLAH ARASINDA…) ******’ün kendine özgü bir din anlayışı vardır… O, Hurafelerden arındırılmış İslama inanıyordu… İslama girmiş Emevi adetlerini ve bazı uygulamaları eleştiriyordu….Yobaza, din bezirganına, dinciye, dinin siyasete alet edilmesine karşıydı… Akıl ve bilimin önünü tıkamayan saf ve samimi bir din anlayışına asla karşı değildi; buna DOĞAL DİN adını veriyordu. ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİNİ, cebinden para vererek hazırlatması, BUHARİ HADİSLERİNİ TÜRKÇEYE ÇEVİRTMESİ, 50 HUTBE KİTABINI HAZIRLATMASI VE 100.000 TAKIM DİN KİTABINI BASTIRIP TÜRKİYEYE ÜCRETSİZ DAĞITMASININ anlamı, “Şuura muahlif, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor” dediği İslam dininin anlaşılmasıydı.
Din hakkındaki gereçklerin bir gün yine bilim tarafından aydınlatılacağına, bu aydınlanma sağlanıncaya kadar heryerde dini kullanan DİN OYUNU AKTÖRLERİNE rastlanacağına inanıyordu….

SAKIN ATATÜRK’Ü KENDİ İDEOLOJİNİZE HAPSETMEYİN

Bir insan, hem akla ve bilime vurgu yapar, hem materyalizm ve pozitivizm üzerine düşünür hem de nasıl dinle ilgilenir ve inanır? diye düşünüyorsanız, işte bu durum,çağını aşan deha, ******’ün farkıdır…. İşte bu nedenle ******, hiçbir ideolojinin kalıpları içine hapsedilememektedir, bütün kalıpları parçalayarak kendi ideolojisini, KEMALİZMİ yaratmaktadır. Sakın ******’ü kendi ideolojinizin dar kalıplarına hapsetmeye kalkmayın, yoksa üzülürsünüz. Çünkü ******, birşekilde sizin ideolojinizi parçalayacaktır. ******’ü sevin ama sakın onu kendi ideolojinizin ideologu olarak göstermeyin, çünkü o yalnızca bir tek ideolojinin ideologudur, o da kendisinin 1935 ve 37′de bizzat el yazısıya yazdığı gibi KAMALİZİM’ (Kemalizm)dir.
Ha gerçek bir Kemalist’seniz başka….
(Ayrıntılar için bkz. Sinan Meydan, ATATÜRK İLE ALLAH ARASINDA, İnkılap kitabevi, İstanbul, 2009.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=450593)
****** ve din konusunda bir tv programında söylediklerim: https://www.facebook.com/connect/uiserver.php?app_id=18120686907&next=%3Ftoolbarid%3D41a41e18-2303-aeea-c918-528402d315d3&display=page&locale=tr_TR&canvas=1&legacy_return=1&method=permissions.request#!/video/video.php?v=10150114501529196&oid=143191905728610&comments)
Not:
Size bir gün birileri, ******’ün Medeni Bilgiler kitabındaki “din eleştirilerini” gösterip, “Bakın işte ****** dinsizdi!” derse ona bu yazımı okutun….

NUR İÇİNDE YATSIN!..

SİNAN MEYDAN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kutugundem.yetkinforum.com
 
MEDENİ BİLGİLER KİTABI’NI ANLAMAK İÇİN ÖNCE ATATÜRK’Ü ANLAMAK GEREKİR! (****** ve Din Konusuna Nasıl Bakmalı?)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ******’ün evi Allah’a emanet
» ATATÜRK HANGİ BAKANLIĞA GELMEK İSTİYORDU
» BU BİLGİLER LİGİN KADERİNİ DEĞİŞTİRİR
» BU BİLGİLER BİLİNMEDEN DÜNYA EKONOMİSİ ANALİZ EDİLEMEZ
» Harçlıkları aidatlar için saklayın!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Kutu Gündem :: Gündem :: Yazılar-
Buraya geçin: